28 Aralık 2010 Salı

Çok Edepsiz Hereketler Bunlar


Çok geçkin, çok dert bir duruş… Şıpır şıpır hayaller, geçiyor aklımdan. Çocukça ama çirkin kelimelerden uzak. Yaratılmış en güzel hediyelerle uçuşuyor şıpırlık.

Tüketilemeyecek bir şey; yalnızlık. İstedikçe artan, içinden çıkılamayan, paradoksa dönüşen çoğu zaman. İstenilen ya da oluşmayan.

Off’lu poff’lu bir döngü. Oldu bittili dualar var artık. Espri mahiyetinde yazıyoruz, izler hem silinip süpürülebilir hem de acı tat bırakabilir.

Ringdeyiz, gardlar alınmış, havlular yerde. Bekliyoruz ilk ve son saldırıyı. Gardını en iyi alan kazanacak. Ya da kafaya alınan tek ve sert darbeyle alaşağı olacağız.

Acele acele ecele gidiyoruz. Pratikte sorun var teoride değil. Hedef ortada, ya vurursun ya ıskalarsın!

Cinsiyetli nağmeler hep ağızdan çıkılıp kulağa sürüklenen. Bir doğru üzerinde eksi sonsuzdan eksi bire gelen ,0, artı birden artı sonsuza giden. Doğru üzerindeyken önyargıdan kaçınılamayansın, gözünün önündeyken doğru yargıda bulunamayansın. Aradakilerde cabası..

Bir güzelleme gerek bu şatafata. Kilit nokta olmayan mekanlarda kalınan. Şeritli yollarda hız virüsüyle sürüklenen.


Delikanlı delikanlı perişan olanlar, ağır ağabeyler, pejmürdeler, önünü ilikleyenler,

Demokrasinin ürettiği diktatörler, iki ayaklı trajikler, ağızda küfür bırakmayan vicdanlılar,

Soylara soplara kafayı takan hedonistler, dağlara taşlara veryansın edenler, ota boka kendini verenler,

Depreşmeyin, derinleşmeyin, tepişmeyin, iğreti gelmeyin, oyunlara gelip topuk topuk kaçmayın, kelimenin tam anlamını vurgulatmayın, tekil tekil gelip çoğul çoğul uçmayın…

Küçük prens’i ağlatmayın!...

1 yorum:

  1. ikilemeleri alışılmadık kullanmışsın :D çok hoş ...teşekkürler

    YanıtlaSil