20 Şubat 2011 Pazar

Sahte Olmayan Şeylere Dair Kıs(s)a





Devrimi bir devirme işi sayanlara lafım yok. Afillifilintalar da Murat Uyurkulak ve Murat Zelan tartışmasıyla bu konuda bile ne kadar retorikçi olduğumuzu dedik sanırım. ( Ki benim tavrım sevgili Uyurkulak'tan yanadır)
 Şimdi evet kapitalizm derinleşen bir kriz yaşıyor. İki kutuplu dünyayı sosyal devlet mantığıyla alaşağı ettiğini, ertelediğini varsayan Europa bile bu sarsılmayı kendi rahminde duymaya başladı.
Binlerce tartışma, retorik sonrası Marks haksız çıkmamasına rağmen Sovyet pratiğinin katran karalığı elimizi kolumuzu bağlıyor. Ama bu demek değil ki biz bu dünya da sıkışıp kaldık. Böyle bakmak kapitalizmin tek seçenek olduğu, insan doğasının ürünü olduğunu kabul etmek demek. Henüz yolun nereye çıkacağını kestiremiyor olmamız yolun bir yere çıkmayacağı anlamına gelmez.
 Yoksulluk, işsizlik ve artan pahalılık üzerinden büyüyor Ortadoğu'daki ses. Dikdatörlüklerin hala devam ettiği bir coğrafyadan bahsediyoruz. Bu nedenle bu oryantalist tavırları sevmiyorum. Evet devrim bir yürüme işidir. Ve evet bu yürüyüş başlamıştır iktidarlı toplumlardan bu yana. Şimdi bu olanları bir kurgu gibi okumak, işin sonunu görememek, o bilgisine görgüsüne güvenen arkadaşların eylemeyi unutmasıyla alakalı. Kendi memleketimizde de savaşılan başkası değil. Ki bizde yükselen yoksulluğu, işsizliği, adaletsizliği görüyorsak bunun karşısında bir şeyin durmuyor olmasına, durmaya çalışanın sesinin zayıflığına üzülmek yerine bir şey yapmak gerekiyor. Ben bu hareketliliği önemsiyorum. Biliyorum ki bu fitil artık sadece doğuda değil her yerde tutuşmuştur. Bu ayaklanmalar hiç bir işe yaramasa da (ki yarayıp yaramadığını önümüzdeki zaman gösterecek, Tunus örneği ne işe yaradığının küçük bir göstergesi olsun) bir olanağa, unuttuğumuz bir olanağa işaret ettiğini görmekte fayda var.
Denecek pek çok şey var elbette. Şimdilik kısa diyelim diyeceklerimizi. Ama kurban olayım ucuzlaştırmayın olup biteni. Nasıl bizde olanlar ucuz bakılamayacak şeylerse oradakiler de ucuz değil.
Mısır da ilk olaylar bir tezgahtarın kendini yakma girişimiyle başlamıştı. Bilmem anlatabildim mi? 
Not: Son cümle yorumda da belirtildiği gibi düzeltmeye muhtaçtır. Okuyanlardan affımı isteyerek, kendini yakarak Tunus'ta ki olayların başlatıcısının Muhammed Bouazizi olduğunu ve yorumu, yazan arkadaşın verdiği bilgileri tekrarlamadan, dikkate alabileceğinizi söylemek istedim. Kusurun bahanesi olmaz, hele yazarken yine de tekrar özür diliyorum.

2 yorum:

  1. Düzelti: Tezgahtar Mısırda değil Tunusta kendini yakmıştı. Tezgah emekçisinin kendisini yakması özelde Tunusta hareketin başlangıcı genelde ise kuzey afrika ve arap yarım adasındaki hareketin başlangıcı olmuştu. Kendisi üniversite mezunu bir işsizdi!

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel anlatmışsınız efennim çok güzel.Siz hakimsiniz o zaman bu konulara,yaşadığınız ülkede hangi rejim hakim efennim size sorabilir miyim?Yaşam geliriniz ne? Asgari ücret mi? Devrimleri seviyorsanız,devrimci bir tavrınız duruşunuzda vardır.Kendi ülkenizde devrim oldu mu efennim?Devrimlerle ilgili deneyimiz var herhal,peki yaşadığınız topraklarda bu deneyimi pekiştiriyor musun acep? Yoksa korkaklık,baskı,zulüm mü var.Kendi ülkeniz de de devrimci tavırlar sergiliyor musunuz peki?Aydın insanlarınız özgür hür mü ya da siz hür müsünüz?Sizin ülkenizde ki okumuş,yazmış insan oranını ve işsizlik oranını bana veriniz.Ben size kendi ülkenizde ne yaptığınızı söyleyim efennim.Merakıma sabır eylediniz son sorumu irtica haline almayın.Siz Mısır'da mı yaşıyorsunuz yoksa sınırları olan başka ülkede mi?

    YanıtlaSil