28 Şubat 2011 Pazartesi
seviyorsundur
Duyuyorsan...
Özlüyorsan...
Bırak öyle kalsın
Sorma, sorgulama!
Ne gördüğünü, kimi gördüğünü
Neyi, nasıl duyduğunu
Kimi yahut neyi özlediğini
Söyleme sakın...
Ne sen anlatabilirsin
Badem gözleri, Kiraz dudakları
Ne de o anlayabilir
Akdenizde karadenizde marmarada egede
batırdığın onca gemiyi :
yani demem o ki dostum
seviyorsan sadece "seviyorsundur"
bütün anlamların anlamsızlaştığı
KENDİ kader durağında
aslında hiç gelmeyecek olanı bekleyerek
tam da olduğun şu ana kadar gelmişsindir
bu dizelerri dizerken
ve her okuduğunda bu dizeleri...
kısaca :
geceyi çek üzerine bütün ayıplarından kurtulmak için
yada başkalarının ayıplarına takılıpta düşmemek için
hayatı bir şişenin içinde sabaha karşı
vurduğun deniz kıyısında ara...
ama ne yaparsan yap aramaktan vazgeçme
ve öldürme sakın içinde ki umudu...
20 Şubat 2011 Pazar
Sahte Olmayan Şeylere Dair Kıs(s)a
17 Şubat 2011 Perşembe
beyaz,la,yan
Sağ yamacından bir renk
Yarıyor topraklarını
Çağlayarak iniyor omuzlarına
Bütün beyazlığıyla.
Köpükleniyor kaynağından aldığı hızla,
Gayretle, öfkeyle, sitemle…
Ve mesnetsiz bir umutla…
Kaynaklanıyor beyazları
Sancılarından
Nedendir bilmediği
Bitmez bir sancı,
Aralıklı tekrarlayan
Kıvrandıran aklını.
-Kadın, dağınık saçlarını
Sağ yanından sol yanına ayırır.
Biliyordur koordinatlarını,
“Belki”leri ile “imkansız”ları arasında
Beyazlamaya başlayan tutamlarını-
Ertelediği tüm şeylere inat,
Kapatmaz,
Saklamaz
Hatta sergiler
Görülesi bu en güzel yanını.
8 Şubat 2011 Salı
BEDREDDİN
bir adam
bütün kitapları; okudukları, yazdıkları
sokulmuş bir nehrin büklümüne
bir adam
bir bir atıyor serin, soğuk sulara
aklını dolduran bütün o kitapları...
hakikati ararken
önyargıları, öğrenilmiş bilgileri yoksayıyor
bir adam
öğrenebilmek için,
bir kelime, bir bilgi için
gidilmedik şehir, danışılmamış bilge
ve karşısında durulmadık kral, padişah bırakmıyor
insanlığı ezen sömüren ve hakikati başlarının üzerinde ki
sarıkların içinde sanan bu adamlara karşı
doğanın en şanlı hareketiyle karşı geliyor "isyan"
insanlara hükmedişleri gibi
hakikate de hükmediyorlar tabi...
ve serezin orta yerinde
bedeni çırılçıplak
asıyorlar hakikatle birlikte
bedreddini...
5 Şubat 2011 Cumartesi
S.O.S
Tabiî ki bu inanca gelene kadar geçilecek adımlar ruh sıkıcı olabilir. Herkesin acı eşiği farklı olmakla birlikte farklı tepkiler çıkaracaktır. Durmak yok, durmak sıkıcıdır. En kötü gidiş bile gidiş olmalı, düşe kalka, sürünerek.
Gevrek gevrek cümleler kurarken bile saldırıya maruz kalıyorsun. İnsan hep kırıldığı yerden kurar başlangıcı. Algılandığı nokta hep bunun üzerindendir. Buradan eleştirmemeli, saçmalama hareketini ‘bırakınız yapsınlar’. Sayfa sayfa kelimeler yazılabilir, etiketlemeyiniz. Aksi takdirde başkaldırı kaçınılmaz sonda kendini gösterebilir. Haftalık dergiler gibi yaftalık mecmua oluyoruz.
Herkes kendi manifestosunu mu yazmak istiyor, ‘bırakınız yazsınlar’. Nerde çokluk orda bokluk, elbet tükenecek ve tüketilecek kader ve kadersizlik. Fetişist fetişist konuşacaklar, bırakınız konuşsunlar. Nasıl olsa doğa elbet insanı da arkasına alıp yıkıma geçecek.
Gayet geniş tartışılmalı. Bu bir boyun eğme değildir, tam tersi başkaldırışın tam bir örneğidir. Bütün bu kelimeler benimle beraber gelecek. Birilerine inat, değersizleşen her şeye inat, şuursuzluğa inat, perperişanlığa inat, bırakınız saçılsınlar ortaya. Aitliğimi ayaklar altına alanlara inat ben saçmalayacağım. Tavrım ve meşgalem budur. Taksiratımızı birilerinin affetmesini bekleyeceksek ‘bırakırız yaparlar’, affetmek bana mahsussa!
Gücüm kalbimden zihnime gelir, bedenimse kılıftır artık, giydirilmiştir tam manasıyla! Sabun köpüğü gibi kalmayalım lütfen. Geçici kul fetvası dinlemeyelim şahsına münhasırlardan. Özne ile nesnenin yer değiştirdiği yerde etik hala var mıdır! Bırakınız sorgulasınlar.
İnsan, geri dönüşümsüz çöptür artık. Pilim bitmişse yenisi takılamazdır, izin verdik buna. Benden daha değerli nesneler yarattılar. Bakakaldım sonrasında ise öleyazdım. Dünyanın ozon deliğini geçtik, beynimizde açılan deliğe bir bakın diyorum!
Velhasıl dostlar, şimdiden eyvallah…